Tanıyanların kısaca MELİ diye hitap ettiği, MELANKOLİ, Cahide gibi gözde bir gece kulübünde şarkıcılık yapmaktadır.
MELİ sabaha karşı evine dönerken çöp konteynerinin içinde, doğalı daha bir hafta olmuş bir bebek bulur. Bebeğin annesi AYLİN, kararsızlık içinde onu seyrederken, MELİ komik bir şekilde bebeği alıp evine götürür. AYLİN onu takip eder ama evine yakın bir yerde kaybeder.
MELİ, Galata’da, MADAM diye hitap ettiği, gençliğinde Beyoğlu’nun ünlü hayat kadınlarından biri olan Rum bir kadının evinde pansiyonerdir. Aslında, yaşlı kadının ve erkekten çok, utangaç bir kızı andıran oğlu EVGENIA’nın başka hiçbir geliri olmadığından, MELİ bir kiracıdan ziyade, evin ekmeğini kazanan ailenin önemli bir parçası gibidir. İşinin dışında çoğu zamanını ailesiyle geçiren MELİ onları çok sever.
Bebeğin gelmesiyle ailenin ve bilhassa MELİ’nin hayatı değişir. Tüm komikliklerin yanısıra MELİ belki de ilk kez gerçek sevgiyi tadar. Ancak bebek soğukta kalmaktan etkilenip, çok ateşlenir. Götürdükleri Dr. DENİZ, bebeğin havale geçirip, sakat kalmasından korkar. Ayrıca onlara yasal sorumluluklarını hatırlatır. MELİ korku ve sevgi arasında komik bir şekilde gidip gelirken, Evgenia’nın zorlamasıyla Dr. Deniz’le ilişkilerini sürdürmek zorunda kalır. Bir süre sonra Dr. Deniz ile aralarındaki sevgi ve saygı artınca rahatlar ve bebeğe yasal yollarla sahip olmayı düşünmeye başlar.
Ancak bebeğin geçirdiği havale yüzünden sakat kaldığını sanınca tüm mutluluk biter ve olaylar içinden çıkılmaz bir hal alır. Bir yandan da bebeğin annesi AYLİN, onun izini bulmuş, peşine düşmüştür. Bir anda tekrar erkekliğe dönüp, dul bir kadınla evlenerek bebeği kendi çocuğuymuş gibi nüfusuna geçirmeye karar verir.
MELİ’nin biranda tekrar erkekliğe dönmesinden sonra gelişen şaşırtıcı ve çok komik olaylar zaman, zaman çok hüzünlü anlara yol açar ve hiç beklenmedik, mutlu son ile biter.
Bu duygusal komedi son yıllarda dünyadaki büyük şehirlerde olduğu gibi ülkemizde de nadiren oluşan yeni aile tipinin komik ama acıklı bir hikayesini anlatmaktadır. Ailenin bireylerini birbirlerine bağlayan sadece kan bağı değil; aynı zamanda ihtiyaç, umut ve sevgidir.
Hikaye, İstanbul`un eski Hıristiyan mahallesi olan Galata`da geçer. Geçimini Cahide gibi bir kulüpte şarkıcılık yaparak kazanan MELİ, bir sabah işten eve dönerken çöpe bırakılmış bir bebek bulur ve onu evine getirir. Gençliğinde ünlü bir hayat kadını olan yaşlı bir Rum, MADAM ve filmin başında onun oğlu sanılan, utangaç bir kıza benzeyen, EVGENIA ile birlikte yaşamaktadır. MELİ aslında onların kiracısıdır, ama evin tüm geçimini o karşılamaktadır.
Önceleri bebekten çok şikayetçi olan MELİ, bir süre sonra hayatında hiçbir zaman bu kadar güçle hissetmediği bir duyguyla dolar: Sevgi. Bundan sonra MADAM ve EVGENIA’nın yardımıyla bebeği kaybetmemek ve ona hayat boyu sahip olabilmek için bir mücadeleye girer.
Bu arada bebeğin annesi AYLİN bebeğini terk ettiğine pişman olmuş, onu geri almaya çalışmaktadır.
Bir süre sonra MELİ bebeğe sahip olabilmenin tek yolu olarak ailenin erkeği olması gerektiğini düşünmektedir. Böylece bir bayanla evlenip bebeği kendi çocuğu olarak yasallaştırmak ve ona kimlik belgeleri çıkarmak istemektedir.
Tüm çabalar komik başarısızlıklarla sonuçlanarak sürpriz bir finalle biter.
Eğitimini Kadıköy Maarif Koleji, Mountview Academy of Dramatic Arts Londra’da tamamladıktan sonra İngiltere’de zamanın en büyük TV draması yapım şirketlerinden biri olan, Lord Lew Grade’i kurdu, ATV’nin kendi bünyesinde yönetmen yetiştirmek üzere açtığı, 9 aylık televizyon yönetmenliği ve programcılığı kursuna katıldı..
1970 yılında, baş rolünü Farley Granger’ın üstlendiği, ” La Rossa ” filmi ile sinema oyunculuğuna başladı. Türkiye’ye döndükten sonra, Yılmaz Güney’in yönettiği ” Umutsuzlar ” filminde koreograf ve oyuncu, “Güllü”,” Sahtekar ” gibi filmlerde oyuncu olarak çalıştı. Yalnız sinemada çalışmaya karar verdi ve bir çok filmde oyunculuk, asistanlık yaptığı, senaryo çalışmalarına katıldığı Arzu Film’e girdi. 1977 yılında oynadığı “Aile Şerefi” isimli filmdeki “Oktay” rolüyle, Yeni Delhi Film Festivali’nde Özel Jüri Ödülüne layık bulundu.
1983 yılından itibaren “Lionman II – The Wrath Of The Witchqueen” den başlayarak, “Beyaz Bisiklet (Uygulama)”, “Bir Kırık Bebek (Uygulama)”, “Dünden Sonra Yarından Önce”, “ The Favorite (Uygulama)”, “Slipstream (Uygulama)”, “İki Başlı Dev”, “Ne de Olsa Çocuk” isimli filmlerin yapımcılığını üstlendi.
Beyaz Bisiklet, Dünden Sonra Yarından Önce , Anzak ve Mehmetçik, Ne de Olsa Çocuk ve Adı: İnsan filmlerinin senaryolarını yazdı. Yüzlerce reklam filmi ile The Power of Motivation ve Ne de Olsa çocuk filmini yönetti. Aralarında Umutsuzlar, Aile Şerefi, Dünden Sonra Yarından Önce, Slipstream, Arabian Nights da olan onlarca yerli ve yabancı birçok filmde oynadı.
